Monthly Archives: Mart 2013

Dış Ticaret İstatistikleri, Şubat 2013

İhracat Şubat ayında %5,8 arttı

Türkiye İstatistik Kurumu ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan geçici dış ticaret verilerine göre; ihracat 2013 yılı Şubat ayında, 2012 yılının aynı ayına göre %5,8 artarak 12 435 milyon dolar, ithalat %9 artarak 19 394 milyon dolar olarak gerçekleşti.

İhracatın ithalatı karşılama oranı 2012 Şubat ayında %66 iken, 2013 Şubat ayında %64,1’e geriledi.

Dış ticaret açığı %15,2 arttı

Şubat ayında dış ticaret açığı %15,2 artarak 6 039 milyon dolardan 6 958 milyon dolara çıktı.

Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2013 yılı Şubat ayında önceki yılın aynı ayına göre ihracat %9, ithalat %13,1 arttı. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2013 Şubat ayında bir önceki aya göre ihracat %6,2, ithalat %6,5 arttı.

Avrupa Birliği’ne ihracat %3,5 arttı

Avrupa Birliği’nin (AB) ihracattaki payı 2012 Şubat ayında %41,9 iken, 2013 Şubat ayında %41’e geriledi. AB’ye yapılan ihracat, 2012 yılının aynı ayına göre %3,5 artarak 5 095 milyon dolar olarak gerçekleşti.

En fazla ihracat yapılan ülke Almanya oldu

Almanya, 2013 Şubat ayında en fazla ihracat yapılan ülke oldu. Bu ülkeye yapılan ihracat 2012 yılı Şubat ayına göre %1,8 artarak 1 089 milyon dolar olurken; Almanya’yı sırasıyla Irak (851 milyon dolar), İngiltere (682 milyon dolar) ve Birleşik Arap Emirlikleri (606 milyon dolar) takip etti.

İthalatta ilk sırayı Rusya aldı

Rusya Federasyonu ithalatta ilk sırada yer aldı. Bu ülkeden yapılan ithalat, geçen yılın aynı ayına göre %9,4 artarak 2 015 milyon dolar olarak gerçekleşti. Rusya Federasyonu’nu sırasıyla Almanya (1 876 milyon dolar), Çin (1 829 milyon dolar) ve Amerika Birleşik Devletleri (954 milyon dolar) izledi.

İhracatta motorlu kara taşıtları ve aksam parçaları ilk sırada yer aldı

Fasıllar düzeyinde en büyük ihracat kalemi, 2013 Şubat ayında “motorlu kara taşıtları ve aksam parçaları” (1 442 milyon dolar) olurken, bu fasılı, “kazanlar, makinalar, mekanik cihazlar ve aletler, bunların aksam ve parçaları” (998 milyon dolar), “demir ve çelik” (919 milyon dolar) ve “kıymetli ve yarı kıymetli metaller ve taşlar” (837 milyon dolar) izledi.

Aynı ayda; ithalatı en yüksek fasıl, “mineral yakıtlar ve yağlar” (4 512 milyon dolar) oldu. Bu fasılı; “kazanlar, makinalar, mekanik cihazlar ve aletler, bunların aksam ve parçaları” (2 166 milyon dolar), “demir ve çelik” (1 400 milyon dolar) ve “elektrikli makine ve cihazlar” (1 332 milyon dolar) izledi.

Sanayi Ve Hizmet Sektörlerinde Yoğunlaşma,

Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistikleri (YSHİ) araştırması kapsamında girişimler 515 farklı sınıfta faaliyet göstermişlerdir. CR4’e göre 127 sınıfta çok yüksek, 73 sınıfta yüksek, 86 sınıfta orta, 229 sınıfta ise düşük derecede yoğunlaşma vardır.
Yoğunlaşma düzeyleri; CR4 < 30 ise düşük derecede yoğunlaşma, 30 ≤ CR4 <50 ise orta derecede yoğunlaşma, 50 ≤ CR4 <70 ise yüksek derecede yoğunlaşma, CR4 ≥ 70 ise çok yüksek derecede yoğunlaşma olarak belirlenmiştir.

İmalat sanayi sektöründe, faaliyet sınıflarının %28,6'sında çok yüksek derecede yoğunlaşma vardır.

Toptan ve perakende ticaret sektöründeki sınıfların %72,5’inde, İnşaat sektöründeki sınıfların %72,7’sinde düşük derecede yoğunlaşma gözlemlenirken, Madencilik ve taş ocakçılığındaki sınıfların %57,1’inde, Bilgi ve iletişim sektöründeki sınıfların %41,7’sinde çok yüksek yoğunlaşma gözlemlenmiştir. İmalat sanayindeki sınıfların yoğunlaşma düzeylerine göre dağılımı grafikte gösterilmiştir.

YSHİ araştırması kapsamındaki girişimlerin %40,5’i Toptan ve perakende ticaret, %17,6’sı Ulaştırma ve depolama ve %12,9’u İmalat sanayi faaliyetinde bulunmuşlardır. İmalat sanayi faaliyetinden elde edilen cironun toplam ciroya oranı %28,6’dır. Toptan ve perakende ticaretinden elde edilen cironun toplam ciroya oranı ise %44,4’tür.

AÇIKLAMALAR
Yoğunlaşma oranları, 2010 yılı Sanayi ve Hizmet İstatistikleri çalışması kapsamındaki girişimlerin faaliyet türü birimleri bazında ciro değerleri kullanılarak NACE Rev. 2 sınıflamasına göre sınıflar (4 rakamlı) düzeyinde hesaplanmıştır. Girişimin faaliyet gösterdiği her farklı ekonomik faaliyet sınıfı, faaliyet türü birimi olarak alınmıştır. Bu çalışmada temel alınan yoğunlaşma oranı (CR4), bir ekonomik sınıftaki en büyük 4 girişimin ciroları toplamının, o ekonomik sınıftaki toplam ciro değerine bölünmesiyle elde edilmiştir.

İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliğinde Değişiklik Yapıldı

26/12/2012 tarihli ve 28509 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliğinin Ek-1’inde yer alan İşyeri Tehlike Sınıfları Listesi 29 Mart 2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlananan tebliğ ile değiştirilmiştir.

Karahayıt’tan Mektup Var

Denizli’nin doğal ve kültürel zenginlikleri arasında en ünlüsü elbette UNESCO’nun da Dünya Mirası Listesi’ndeki en eski “termal” kentlerinden Pamukkale, tarihteki adıyla, Hierapolis… Kaplıca sularındaki karbonatla beyazlaşan travertenleri “pamuk” gibi olduğundan Türkçe adını bu özelliğinden almış.
“Şifa merkezi” niteliğini “kırmızı kaplıca suları”ndan alan, Pamukkale’nin komşusu “Karahayıt” da bölgedeki termal turizminin diğer yerleşimi. Evlerini “pansiyon” olarak düzenleyen Karahayıtlılar, yerli ve yabancı ziyaretçilere yıllardır ev sahipliği yapıyor.
Bu özverili ve halkla bütünleşen turizm hizmetinin yine yerli halk tarafından daha uygar koşullarda sürdürülebilmesini sağlamak, öteden beri en önemli beklentiydi. Ne var ki başlatılan “kentsel dönüşüm”, adeta “Karahayıt’ın pazarlanması”nı amaçlıyor!
TOKİ’nin “dönüşüm binaları”, belde halkının ödeyemeyeceği yüksek fiyatlar yüzünden “yabancılara satış”a çıkarılırken “tip proje”lerden oluşan karaktersiz mimariyle “kasaba” kimliği de tarihe gömülüyor.
İşte bu süreci sorgulamak, Karahayıt’ın “Karahayıt” olarak kalması ve yerli halkın turizm hizmetinin devamı için Mimarlar Odası’nın Denizli ve Antalya şubelerince düzenlenen etkinliği okurlarımızla da paylaşmıştım.
“Kentsel dönüşüm darbesi”ne karşı direnen Karahayıt Belediyesi’nin yeni yasayla “kapatılması” nedeniyle “Katmerli Dönüşüm” başlığıyla kaleme aldığım yazıda özetle demiştim ki, “pansiyonculuğu desteklemeyen, halkın turizme hizmetini esas almayan, insana değil ranta yönelik bir dönüşüm Karahayıt’ın sonu olacaktır”.
İşte bu uyarılarımızın “abartma” değil “gerçek” olduğunu kanıtlayan bir e-mektup aldım 22 Mart’ta.. İletiyi, kentsel dönüşümün “hangi amaçlar” için uygulandığını göstermesi nedeniyle aktarıyorum.
“Ben Karahayıt halkındanım. Geçimini pansiyonculukla sağlayan bir Türk vatandaşıyım. Yazınız biz Karahayıtlıları mutlu etti. Bu bağlamda aktarmak istediklerim uygunsa köşenizde yazmanızı isterim.
Bildiğiniz gibi Karahayıt’ta uygulanan projenin ‘fay çatlağı üzerinde olan binaları temizlemek ve çarpık yapılaşmayı önleme amaçlı’ olduğu konuşuluyor. Yeniden planlanan ve ‘turizm tesis alanı’ diye adlandırılan bölgenin eskiden ‘bataklık’ olduğu tüm kamuoyundan saklanıyor. Faydan kaçarken binaları çatlamaktan kurtarırken şimdi de binaları yere gömmeyi hedefliyorlar.
Var olan projenin detaylarında ve protokol zamanında, fizibilite çalışması yapıldığı ve fiyatlandırmanın belli olduğu söylenmesine rağmen, yüklenici firmaya 37 milyon TL gibi bir meblağa verilmesine rağmen, yapılacak yolların, okulların, altyapı çalışmalarının tutarlarını da biz Karahayıt halkına yüklemek istediklerini, böylece toplam proje maliyetinin 70 milyon TL gibi bir rakama çıktığını sanırım bilmiyorsunuzdur.
Kentsel dönüşüm projelerinin halkı refah düzeyine ulaştırmak; olası doğal afetlerden korumak amacıyla yapıldığını sanan biz Karahayıtlılar, bu proje ile elimizden Karahayıt’ın alındığını düşünüyoruz.”
Karahayıt’taki kentsel dönüşüm uygulamasının ilgili ve sorumlularından mektuba açıklama getirmelerini bekliyoruz.

Oktay Ekinci

Aşırı İştaha Çipli Çözüm

Sinir sistemindeki vagus sinirine iliştirilmesi planlanan bir mikroçip, aşırı iştah sorunu olanlara yardımcı olabilir mi?
İngiltere’deki bir grup bilim insanına bakılırsa bu sorunun yanıtı evet.
“Akıllı çip” iştahı kontrol ediyor.
Çipin hayvanlar üzerindeki denemelerine başlanıyor.
Çipi üreten kuruluş aşırı kiloların cerrahi yöntemlerle alınmasına göre daha kolay ve uygulanabilir yöntem olduğunu söylüyor.
Vagus siniri sadece iştah değil diğer bazı beden işlevlerinde rol oynuyor.
Bu sinir üzerindeki çip uygulamasının insanlar üzerinde de denemesinin yapılacağı anlaşılıyor; denemelerin üç yıl içinde başlaması planlanıyor.
Londra’daki Imperial College’tan Profesör Tousazou ve Profesör Stephen Bloombu’nun yürüttüğü proje, beyine ” tıklayın daha fazla yemek isteme” sinyalinin gönderilmesini de kapsıyor.
Projenin en kritik parçalarından biri olan çip, birkaç milimetre büyüklüğünde; tıklayın iştah ile ilgili sinir içindeki elektrik ve kimyasal sinyalleri yakalamak ve tanımlaması umuluyor.

Gazeteport

Strese Son Vermenin Yolları

İş hayatının yoğun temposunda, fazladan para veya zaman harcamanıza gerek kalmadan strese karşı gelmek mümkün.
Günümüzde stres en büyük sorunlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. İş ve aile sorunlarına bir de maddi sorunlar eklenince ister istemez stres sahibi oluyoruz.
İş hayatının yoğun temposunda strese karşı gelmek mümkün. Siz de aşağıda sıralayacağımız taktiklerden bir kaçını deneyerek stres oranınızın azaldığını hissedebilirsiniz. Üstelik bu yöntemlerin hepsi kısa süreli ve fazladan enerji tüketmeniz gerekmiyor.
Stresten arınmak için aslında çoğu insanın aklına gelen şey mini bir tatil ya da kaplıcalarda geçirilecek bir gün olabilir. Hatta bütün gece boyu küvette stres atmak bile aklınıza gelebilir. Ancak stresten arınmak için fazladan para veya zaman harcamanıza gerek yok. En önemlisi de stresi yoğun yaşadığınız anlarda bir kaç dakika dışında boş vaktinizin olmadığı gerçeğidir.
Şimdi size önereceğimiz yöntemleri inceleyin ve size en kolay gelenleri deneyin. Farkı siz de hissedeceksiniz.
HIZLI VÜCUT TARAMASI YAPIN
Beyninizi sakinleştirmek ve vücudunuzdaki değerlerin farkına varmak için rahat bir pozisyonda oturun ya da yere uzanın. Gözlerinizi kapatın ve ellerinizi vücudunuzda gezdirmeye başlayın. Ayaklarınızdan başlayarak yukarı doğru çalışabilirsiniz. Bu esnada gerilmeleri gözlemleyecek ve üzerinden geçerken yok olduğunu hissedeceksiniz.
Kapsamlı bir vücut taraması 10 dakika sürüyor ancak siz bunu bir dakikada yaparak başıboş dolaşan beyninizi rahatlatarak şimdiki zamana geri gelmesini sağlayabilirsiniz.
DOĞAYI DİNLEYİN
Amerikalı stres uzmanı Dr. Kathleen Hall tabiat seslerinin stresi azaltmada yardımcı olduğunu belirtiyor. Stres uzmanına göre bir ile üç dakika arasında okyanus, yağmur ormanı ya da bir derenin doğal seslerini dinlemek zihne büyük katkı sağlıyor. Üstelik artık bu tür doğal sesleri dinlemek için akıllı telefon uygulamaları indirmek de mümkün. Dr. Hall bu tür uygulamalardan faydalanarak kuş ya da kedi sesleri dinleyerek bile stres hormonlarını önlemenin mümkün olduğunu belirtiyor.
GÜLÜN
Gülmek çok yararlı. İlk başta garip gelebilir ama kendinizi gülmeye zorlayın. Denerseniz düşündüğünüz kadar zor olmadığını anlayacaksınız. İnternette komik videolar izleyerek ya da komik bir anınızı düşünerek gülebilirsiniz. Bu şekilde stresten uzaklaşabilirsiniz çünkü gülmek beyindeki endorfinleri dışarı salgılamanızı sağlayarak kaslarınızı gevşetiyor.
DERİN NEFES ALIN
Sadece bir dakikalık derin nefes alıp verme faaliyeti beyninizi ferahlatarak vücudunuzu canlandırır. 1970’li yıllarda Dr. Herbert Benson tarafından Harvard Üniversitesinde yapılan bir araştırmada kısa süreli nefes alıp-verme meditasyonunun vücudun strese karşı gelme gücünü arttırdığını ortaya koyuyor. Siz de bu meditasyondan yararlanmak için sakin bir yerde oturun ve bir dakika derin nefes alarak sizi sıkan düşüncelerin aklınızdan uçup gitmesini sağlayın.
MASANIZDA GÜZEL KOKULU LOSYON BULDURUN
Beyninizin kokuları algılayan bölümü duygu ve hafızanıza hükmeden bölümüne aslında çok yakındır. Bu yüzden güzel kokulu ortamlarda bulunmak pozitif duygular geliştirmenizi sağlayarak beyninizi yatıştıracaktır. 2008 yılında yapılan ve Holistic Nursing Practice tarafından yayımlanan bir araştırmada yoğun bakımda çalışan hemşirelerin güzel kokulu ortamlarda çalışırken stres algılamalarının düştüğünü ortaya koyuyor. Siz de masanızda lavanta çiçeği ve nane aromalı losyonlar bulundurarak strese girdiğinizde küçük dozajlarda cildinize uygulayabilirsiniz.
BOYUN VE OMUZ MASAJI
Kendinize kısa süreli bir masaj yaparak boynunuzda ve omuzunuzdaki gerilen kasların gevşemesini sağlayabilirsiniz. Ancak bu masajın etkili olabilmesi için bilgisayardan uzaklaşın ve sakin bir ortama geçin. Masajı yaparken gergin bölgelerin rahatladığını hissedeceksiniz.
DANS EDİN
Dans yaparken sergileyeceğiniz figürler sayesinde vücudunuzdaki gerilmelerden arınarak canlanabilirsiniz. Yapacağınız her türlü egzersiz hareketi stresinizi azaltmada size yardımcı olacaktır. Bu yöntemin en güzel yanı dans ederek zevk almanız ve aynı zamanda sağlığınıza pozitif katkı sağlamanız olacak. Bilgisayarınızdan uzaklaşın. En sevdiğiniz parçayı açın ve kulaklıklarınızı takın. Sonucun sizi hayrete düşüreceğinden emin olabilirsiniz.
E-MAİL MEDİTASYONU
E-mail günümüzdeki en büyük İnternet stresi kaynaklarından bir tanesi. Masanızda otururken ekrana baktığınızda cevaplamanız gereken onlarca e-mail olduğunu görmeniz sürekli yaşadığınız bir şey. Peki bunun verdiği strese karşı ne yapmalı?
Dr. Lillian Cheung ve Zen Uzmanı Thich Naht Hahn’ın geliştirdiği e-mail meditasyonunu deneyebilirsiniz. E-maili yazdıktan sonra Gönder tuşuna tıklamadan önce yapmanız gereken şey çok basit.
Nefes alırken ‘İnternet’in Gücüne Müteşekkirim’, Nefes verirken ise ‘Şu an yazmış olduğum e-mailin ve amacımın farkındayım’ diyerek kendinizi kontrol edebilir yanlış kişilere yanlış e-posta gönderme riskinin önüne geçerek strese girmekten kurtulabilirsiniz.

Yurt

Kanserden Korunmanın 10 Kuralı

Memorial Ataşehir Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Gökhan Kandemir, dünyada ve Türkiye’de en sık ölüm nedenleri arasında kalp damar hastalıklarından sonra ikinci sırada kanserin yer aldığını belirtti.
Türkiye’de her yıl 175 bin hastaya kanser teşhisi konulduğunu ve yüzlerce insanın çeşitli kanser türleri nedeniyle hayatını kaybettiğini aktaran Kandemir, bu rakamlara karşın kanserin yüzde 30-40 oranında önlenebildiğine işaret etti.
Kandemir, ”kanserden korunmanın 10 altın kuralı”nı şöyle sıraladı:
Sigara içmemek: Kanserden ölümlerin yüzde 30’undan, akciğer kanseri vakalarının yüzde 87’sinden sigara sorumlu. Sigara ayrıca ağız, gırtlak, yemek borusu, karaciğer, pankreas, mide, böbrek, idrar kesesi kanserine de yol açıyor.
Alkol almamak ya da miktarını sınırlamak: Alkol ağız, boğaz, gırtlak, yemek borusu, karaciğer, kalın bağırsak, pankreas ve meme kanserinin bilinen sebepleri arasında bulunuyor. Özellikle sigara ile beraber alkol almak, kanser riskini artırıyor.
Radyasyondan uzak durmak: Güneş ışığına yani ‘ultraviyole B’ ışınlarına uzun süre maruz kalmak, deri kanserine yol açmaktadır. Uzun süre solaryuma girmek de kanser riskini artırıyor. Yaz aylarında 11.00-16.00 saatleri arasında doğrudan güneş ışığından uzak durulmalı ve koruyucu kremler kullanılmalı.
Enfeksiyonlardan korunmak: Dünyada tüm kanserlerin 1/5’i kronik enfeksiyonlara bağlı olarak gerçekleşiyor. ‘Human Papilloma’ virüsü, rahim ağzı kanserine, ‘Hepatit B’ virüsü, karaciğer kanserine neden oluyor. Ayrıca AIDS hastalığı olanlarda, birçok kanser daha fazla görülüyor.
Sağlıklı beslenmek: Kanser riskini artıran gıdalardan uzak durmak, kısa zamanda yüksek ateşte pişirme gibi yöntemlerden kaçınmak önemli. Kanserle savaşan besin ögeleri içeren gıdalar tüketilmeli, günde en az 2-2.5 litre su içilmeli. Sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş et ürünlerinden uzak durulmalı ve günde 2-3 gramdan fazla tuz tüketilmemeli.
Egzersiz yapmak: Her gün düzenli olarak en az 30 dakika egzersiz yapanlarda, meme, kalın bağırsak, rahim ve prostat kanseri daha az görülüyor.
Kilo dengesini korumak: Aşırı kilolar, başta meme kanseri olmak üzere, kalın bağırsak, rahim, yemek borusu, böbrek, pankreas, prostat ve yumurtalık kanseriyle çok yakın ilişkili. Zayıflayarak kanser riski, belirgin olarak azaltılıyor.
Kanserin erken belirti ve bulgularını bilmek: Açıklanmayan kilo kaybı, ateş, halsizlik, ağrı, deri değişiklikleri, bağırsak ve idrar alışkanlıklarındaki değişiklikler, beklenmedik ve anormal kanamalar ile akıntılar, iyileşmeyen yaralar, vücutta ele gelen kitleler, şişlikler, yutma güçlükleri, hazımsızlık ve ses kısıklığı kanserin belirtileri olabilir.
Kanser riskini bilmek ve kanser tarama programlarına girmek: Kişide herhangi bir şikayet olmasa bile, belli yaşlarda yapılan tarama testleri ile kanser erken evrede saptanabiliyor.
Stresle başa çıkmak: Stres, dolaylı olarak kanseri tetikleyebilmektedir. Egzersiz, meditasyon, danışmanlık ve konuşma tedavileri, grup terapileri, sosyal destek, depresyon ve anksiyete giderici ilaçların kullanımı gibi yaklaşımlar stresle başa çıkmak için önemli yöntemler.

Yurt

ODTÜ ve GAZİ Teknokent İlk Beşte

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (TGB) Performans Endeksi’ne göre, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) TGB 57,39 puanla birinci, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) TGB 54,56 puanla ikinci, Batı Akdeniz TGB ise 53,03 puanla üçüncü oldu. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, 1. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Zirvesi’nin açılışında, Bakanlık tarafından bu yıl ilk kez gerçekleştirilen Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Performans Endeksi sonuçlarını açıkladı.
TGB’lerin ülkenin inovasyon ekosisteminin merkezine yerleştireceklerini ve bu yaklaşımın ilk ve önemli bir adımı olarak Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Performans Endeksi’ni oluşturduklarını belirten Ergün, endeks sayesinde Bakanlığın TGB’lerdeki gelişmelere daha yakından odaklanacağını, hangi alanlarda ne gibi düzenlemeler yapılması gerektiğini daha net tespit edeceklerini söyledi. Bu çalışmanın sadece teknoparkların varlığı ile övünmek yerine bu bölgelerde ne tür değerlerin üretildiğinin tespitine yönelik olduğunu kaydeden Ergün, amacın ne pahasına olursa olsun Ar-Ge yapmak değil, ülkeye rekabet üstünlüğü sağlayacak ve diğer ülkeleri şaşırtacak projelere imza atmak olduğunu ifade etti.
Teknoloji geliştiren bu bölgelerin gelişmesinin gerektiğini ve bunu sağlamak için çalışmalarını sürdüreceklerini belirten Ergün, şu an hazırlıklarını son aşamaya getirdikleri yeni yönetmelikle, TGB’ler için bir dizi önemli adım daha atacaklarını söyledi. Bu yönetmelikle, yapılaşma, Ar-Ge personelinin dışarıda geçirdiği süre, ruhsat ve izinlerle ilgili bazı rahatlıklar sağlayacaklarını, kuluçka programlarını, Teknoloji Transfer Ofisi hizmetlerini destekleyeceklerini ve teknolojik ürün yatırımlarını özendireceklerini kaydeden Ergün, şöyle konuştu:
“Bu yıl Gazi ve Hacettepe üniversitelerindeki teknoloji transfer ofislerini destekleyeceğiz. Buralara TÜBİTAK tarafından yıllık 1 milyon liraya kadar destek sağlanabilecek. Gösterdiği performansa göre 1 milyon liralık destek 10 yıl boyunca devam edecek. Önümüzdeki yıl yeni bir çağrıya çıkılacak ve 10 yeni başka üniversitenin projeleri değerlendirilecek ve teknoloji transfer ofisleri kademeli olarak desteklenmeye devam edecek.” Ergün, hem performans endeksinin hem yeni yönetmeliğin hem de teknoloji transfer ofisi desteklerinin üniversiteler ve ülke için hayırlı olmasını diledi.
Hürriyet

Cep Telefonlarının Baş Dönmesinde Etkisi

Cep telefonu sinyalinin beyin hücreleri üzerinde depresyon etkisi oluşturduğu, sık ve uzun süreli konuşmaların baş dönmesine (vertigo) yol açtığı bildirildi.
Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Bolayır, yaptığı açıklamada, halk arasında baş dönmesi olarak bilinen vertigonun, her yaş grubunda görülebileceğini belirtti.
Rahatsızlığın iki türü olduğuna işaret eden Bolayır, iyi huylu tabir edilen, mevsimsel özellik gösteren, yatarken sağa sola dönüldüğünde, hareket edildiğinde veya kafanın oynatılması durumunda görülen pozisyonel vertigoda, bulantı ve kusmanın yaşanabileceğini söyledi. Sık görülen pozisyonel vertigonun orta yaş kadınlarda ağırlıklı seyrettiğine dikkati çeken Bolayır, rahatsızlığın diğer yaş gruplarında ve erkeklerde de görülebildiğini aktardı.
Prof. Dr. Bolayır, beyindeki rahatsızlıktan kaynaklanan santral vertigoda ise işitme kaybı yaşanabileceğini ve çift görmenin gelişebileceğini, bunun da beyinde oluşan tümörden kaynaklanabileceğini vurguladı.
Radyasyon ve vitamin eksikliğinin baş dönmesi ataklarının ortaya çıkmasına neden olduğunu dile getiren Bolayır, şunları kaydetti: ”Telefon ve diğer cihazlardan çıkan radyasyon, vertigoya yol açabiliyor. Cep telefonu sinyali, beyin hücreleri üzerinde depresyon etkisi yaratıyor. Cep telefonunun yaydığı radyasyon, vertigo ataklarına neden oluyor. Gereksiz ve uzun görüşmelerden kaçınmalıyız. B12 vitamini eksikliği, folik asit yetmezliği ve anemi sonucu da baş dönmesi gelişebilir.”
Prof. Dr. Ertuğrul Bolayır, tedavi edilmeyen basit vertigo atağının, kronikleşerek başka sistemlere de etki edebileceğini vurguladı. Hastalığın kesinlikle önemsenmesi gerektiğini belirten Bolayır, ”Hastalığın kronikleşmesi vertigo ataklarını sıklaştırır, yaşam kalitesini düşürür” dedi.
Baş dönmesinin çocuklarda da görülebildiğine işaret eden Bolayır, günlük yaşamdaki yoğun stres, teknolojik gelişme, gürültü ve hava kirliliğinin bu duruma yol açtığını sözlerine ekledi.

Yurt

Artık Mili Parklarda Petrol Aranabilecek!

TBMM Sanayi, Ticaret,Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda kabul edilen ‘Türk Petrol Yasası’na göre orman sayılan yerler ve milli parklar petrol arama ve işletme faaliyetlerine açılmış oldu.
Bu tasarıya göre Türkiye arazisi 18 petrol bölgesine, kara ve deniz olmak üzere 2 kısma ayrıldı. Kara ve deniz bölgelerini ayıran sınır, kıyı çizgisi kabul edilecek. İşletme ruhsatı, başvuru sahibinin talebine göre 20 yıl için verilecek.
Ruhsat süresi, uzatım talebine ekli olarak verilen üretim programının uygun görülmesi halinde, 10’ar yılı geçmemek üzere iki defa uzatılabilecek. Üzerinde işletme hakkı sona eren sahalar, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) istememesi halinde müzayedeye çıkarılacak.